- Katılım
- 14 Şub 2003
- Mesajlar
- 6,229
- Tepkime puanı
- 1,339
- Puanları
- 113
- Konum
- Babaeski
- Web sitesi
- eskibaba.blogspot.com
- Enst.
- Trakya Müzik
Yavuz Sultan Selim zamanında, İran Şahı İsmail kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor, Sultan Selime. Sandık açılıyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor. Fakat bir de pis bir koku yayılıyor. Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor. Neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyor… Yani Osmanlı'ya büyük bir hakaret ediliyor!!!!! Cihan Padişahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermemiz gerekir. Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor. Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor. İçine o zamanın Osmanlı İstanbul´unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir kağıt ve bir satır yazı ekleyip gönderiyor. Şah sandığı açıyor.Halılar, değerli taşlar...Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, zehirsiz olduğunu göstermek için, sonra oradakilere ikram ediyor. Lokum bittikten sonra kutunun içindeki notu Sah İsmail okuyor: "Biz biliriz ki, HERKES YEDİĞİNDEN İKRAM EDER."