Cevap: arap müziği
.
TÜRKİYE’DEKİ ARAP MÜZİĞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Çalışmanın başlığı, ülkemizdeki Arap kökenli vatandaşlarımızın müziklerini incelemek için seçilmiştir. Türkiye’deki Arap yurttaşlarımızın güzel müziklerini, “güneydoğu” ve “güney” olarak iki ana başlıkla incelemek müzikal değerlendirme açısından ayrım ve tanımlamalar için kolaylık doğurmaktadır; “Güneydoğu” başlığı içine Siirt, Şanlıurfa, Mardin ve “Güney” başlığı içine Mersin, Adana ile Hatay illerimizdeki sanatçılar ve şarkılar incelenmeye çalışılmaktadır.
1) Türkiye’nin Güneydoğusunda Arap Müziği’nin Durumu
Şanlıurfa, Siirt ve Mardin’in Arap müziğindeki geçmişini nitelendiren başlıktaki yerler, bu müzik türünde Suriye ve Irak’a daha yakındır. Bunun yanı sıra, söz konusu kentlerin kadim zamanlardan beri klasik müzik makamlarını bilen ve dahası bunlara sadık, büyük müzik ustaları yetiştirme başarısı gösterdikleri unutulmamalıdır. Şanlıurfalı en ünlü kaynak kişiler arasında kabul edilen rahmetli Bekçi Bakir (Bakir Yurtsever 1908–1985) Arapça ve Kürtçeye, Türkçe kadar vakıftır. Bu konuda “Kalan Müzik” tarafından çıkartılan “Urfa’dan Üç Musiki Ustası” CD’sinde yer alan bir – iki eski kayıt örnekler dinlenilebilir; örneğin “Ya Rabbi bi’l Mustafa meqasidena” (kaside).
2) Türkiye’nin Güneyinde Arap Müziği’nin Durumu
Bölgesel değerlendirmenin bu alanına giren yerleşimlerin en batısında Mersin kent merkezi yer alır. Sırasıyla Tarsus, Adana, İskenderun ve Antakya vardır. Adı geçen yerleşimler, Arap müziğinde Suriye ve Lübnan etkisindedir. Ancak müzikleri mesela Suriye’nin kuzeydoğusunun (Kamışlı gibi) müzikleriyle benzeşmemekte, Lazkiye ve Beyrut’la benzerlikler göstermektedir (3). Ancak Klasik Arap müziği konusunda buraların durumu nedir? Bugün müzik anlayış ve zevki nasıldır? Eldeki kayıtlar, bu bölgenin eskilerdeki Arap müzik zevki hakkında doyurucu bilgi verememektedir. Özellikle Mersin ve Adanalı kentsoylu yaşlı Arap yurttaşlarımızın, halkın bir dönem, Ümmü Gülsüm, Ferid el Atraş gibi Arap müziğinin büyüklerini severek dinledikleri bir vakıadır. Mersin ve Adana’da 1930’larda halkın bol Arapça şarkılı Mısır filmlerine rağbetinin artması sonucu tek parti yönetiminin ülke genelinde Arapça sözlü filmlerin Türkçe dublajsız oynatılmasını yasakladığı bilinmektedir. Bu dublaj komedisinin sadece konuşmalara değil şarkılara da uygulanması sonucu Saadettin Kaynak gibi bestekarların bu filmlerdeki şarkılar yerine Türkçe sözlere beste yaptıkları bilinmektedir.
Sonuç olarak, Türkiye içinde Arap müziğinin günümüzdeki durumunu incelerken “Güney”in örneğin batı Suriye (özellikle Lazkiye) ya da Lübnan (ağırlıklı olarak Beyrut) ile daha yoğun müzikal ilişki içinde olmasına karşın klasik makam kullanımından uzaklaşmış olduğu görülmektedir. Bugün yaşayan sanatçılar, güncel şarkıların yorumunu yapmaktadır. “Güneydoğu” bu yönden, gerek sıra geceleri gerek yöresel sanatçılar bakımından daha köklü bir geçmişe sahiptir. Klasik çalgılar açısından daha şanslıdır ve bugün de klasik geleneği daha iyi koruma çabasındadır. Ancak burada da klasik sazların yanında elektronik müzik aletlerin kullanımındaki hızlı artış dikkati çekmektedir.
Kaynak: Karalama dergisi
Karalama Dergisi: “Türkiye’deki Arap Müziği Üzerine Düşünceler”. | Ümmügülsüm