- Katılım
- 30 Ocak 2009
- Mesajlar
- 1
- Tepkime puanı
- 100
- Puanları
- 13
- Konum
- istanbul
- Enst.
- Korg pa800 keman piyano
Eğitim ve öğretim sürecine önderlik ve rehberlik eden, öğretimin gerçekleşmesi için çalışan kişiye öğretmen denir. Öğretmenlik bir meslektir ve belli bir okulu bitirmiş ve eğitim öğretim işini yapabilecek yeterlilikte eğitim ve formasyonun alınmış olması gerekmektedir. İlköğretim 1. kademede (1-5. sınıf arası) tüm derslere sınıf öğretmeni girerken, ilköğretim ikinci kademede (6-8. sınıf arası) ve orta öğretimde branş öğretmenleri derslere girmektedir. Ancak özel okullarda ilköğretim 1. kademede de bazı derslere branş öğretmenleri girebilmektedir.
Sınıf öğretmenleri Üniversitelerin eğitim fakültelerinde yetiştirilir. Branş öğretmenleri ise yine üniversitelerin eğitim fakültelerinde bölümlerde ve teknik eğitim fakültelerinde yetiştirilir. Ülkemizde ilk öğretmen yetiştirilen kurum 16 Mart 1848'de açıldı. Eskiden öğretmenlere muallim denirdi.
Atatürk, Ulus okulları dediğimiz Millet Mektepleri'nde yazı tahtasının başına geçerek dersler verdi. Bakanlar Kurulu 11.11.1928 tarihinde yaptığı toplantıda Atatürk'e Ulus Okullar Başöğretmenliği unvanını verdi. 24 Kasım Atatürk'ün Millet Mektepleri Başöğretmenliği'ni kabul ettiği gündür. Atatürk, öğretmenlerin Kurtuluş Savaşı'nda nasıl canla başla çalıştıklarını yakından izlemiştir. Yurdumuzun düşman tarafından paylaşıldığı sırada öğretmenler "Öğüt Kurulları" oluşturarak halka ulusal bağımsızlık, Ulusal Kurtuluş Savaşı düşüncelerini yayıyordu. Öğüt Kurulları dışında öğretmenler 14 eğitim kuruluşu ile birlikte "Milli Kongre Cephesi"ni kurdular. "Milli Kongre Cephesi", düşmanların İzmir'i işgal ettikleri günlerde Sultanahmet Mitingini hazırladı. Bu mitingin konuşmacılarından çoğu öğretmenlerdi.
Öğretmenlik kutsal bir meslektir ve bu işi yapacak kişilerin işlerine gönül vermeleri gerekmektedir. Çünkü, tüm meslek gruplarına dağılan kişiler öğretmenler tarafından yetiştirilmektedir. Atatürk "Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır" ve "Ulusları kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir." demekle, öğretmenliğin önemini vurgulamıştır.
Bir milletin milli, ahlâki ve kültürel yönden güçlü ve medeniyet bakımından kalkınmış olması öğretmenlerinin üstün çalışmalarına bağlıdır. Milli birlik ve beraberliğimizin teminatı öğretmenlerdir.
Atatürk'ün 100. Doğum yıldönümü olan 1981 yılında, 24 Kasımın her yıl Öğretmenler Günü olarak kutlanması kararlaştırıldı. Öğretmenler Günü'nde öğretmenin toplum içindeki yeri, değeri belirtilir. Öğretmen sorunları dile getirilir. Öğretmenler Günü'nde; eğitime, öğretime hizmet etmiş, saygınlık kazanmış öğretmenler anılır. Gençlerin yetişmesindeki katkıları anlatılır. Mesleğe yeni başlayan öğretmenler 24 Kasımda Öğretmen Andı içerler.
Öğretmen toplumda her türlü tutum, davranış ve görünüşüyle örnek insandır. Çevresine ve insan haklarına saygılıdır. Sevgi doludur. Ülkenin şekillenmesinde önemli rol oynar.
Öğretmenlerimize duyduğumuz minnet ve şükran duygularımızı ifade ettiğimiz, onların ışığına
ve rehberliğine duyduğumuz ihtiyacı bir kez daha güçlü bir şekilde dile getirdiğimiz 24
Kasım Öğretmenler Günü'nde acımız sonsuzdur.
Eğitim ailesi olarak, meslek hayatların henüz çok başında olan gencecik öğretmenlerimizi 23
Ekim günü Van ilimizde meydana gelen depremde kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Millet Mektepleri'nin açılışı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başöğretmenliği kabul tarihi
olan bu anlamlı günde yapılacak tüm etkinlikleri eğitim şehitlerimizin anısına adıyoruz.
Milletçe hepimizi büyük bir acıya boğan depremde kaybettiğimiz öğretmenlerimizin ve
öğrencilerimizin eksikliğini her zaman yüreğimizde duyacağız. Kısacık meslek yaşamlarına
sığdırdıkları büyük fedakârlıkları öğretmenlik mesleğinin onuru ve saygınlığı içinde
yaşatarak her zaman hatırlayacağız.
Evinde öğrencilerine gönüllü olarak ders verirken hayatını kaybeden, ilk maaşını Erciş'te
yoksul insanlara dağıtacak kadar yüce bir gönül taşıyan, "öğrencilerim yetim kalır" diye
tayin istemeyen ve daha bunun gibi öğretmenlik mesleğinin bir gönül işi olduğunu gösteren
birçok hikâyeyi bize bırakıp, vakitsiz bir şekilde aramızdan ayrılan sevgili
öğretmenlerimize ve hayatını kaybeden öğrencilerimize Allah'tan rahmet, ailelerimize ve
eğitim camiamıza sabırlar diliyorum.
Temenni ediyorum ki, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, ailelerimiz bir daha böyle acılar
yaşamasınlar. Milli Eğitim Bakanlığı olarak bir taraftan şehit öğretmenlerimizin
yakınlarının, depremde yaralanan öğretmenlerimizin yaralarını sarmaya çalışırken, diğer
taraftan da yıkılmış veya hasar görmüş okullarımızı süratle tespit ederek, en ufak bir risk
taşıyan okulların bile yıkılıp yeniden yapılması için çalışmalar başlatılmıştır. Kuşkusuz,
içinde güvenle, mutlulukla, sağlıkla oturacağımız evler, binalar, okullar inşa etmek
hepimizin ortak çaba ve sorumluluğunu gerektirmektedir. Bu ortak çabayı gösterdiğimizde,
insan olmanın, insanca yaşamanın sorumluluklarını ve gereklerini yerine getirdiğimizde ülke
olarak bir daha böyle büyük acılar yaşamayacağız. Kendilerini öğrencilerine adayan
öğretmenlerimizin yeri doldurulmayacak kaybına değil, kıvancına ortak olacağız.
75 öğretmenimizi kaybettiğimiz depremde, Reşat Nuri Güntekin'in "Çalışkuşu" eserini ve
Feride'nin şahsında öğretmenlik mesleğinin temsil ettiği kıymet biçilmez misyonu ve
fedakârlığı hatırlamamız tesadüf değildir.
Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda savaştan henüz çıkmış; bütün meslek sahibi ve aydın
nüfusunu cephelerinde şehit vermiş, yoksulluk ve yoklukla mücadele eden bir ülkenin en
önemli gücü öğretmenler olmuştu. Cumhuriyetimizin ideallerini gerçekleştirecek yeni nesiller
yetiştirme misyonuyla her türlü imkândan mahrum köy ve kasabalarda mucizeler yaratan
öğretmenlerimizle, bu depremde kaybettiğimiz öğretmenlerimizin aynı ideal etrafında
buluştuklarını görmek, yaşadığımız kaybın büyüklüğünü ve bu acı tecrübeden toplum olarak çok
büyük dersler çıkarmamız gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır.
Geçmişte olduğu gibi bugün de öğretmenlik mesleğine onurunu, itibarını, önemini kazandıran
tüm değerleri aynı heyecan ve bilinçle sahiplenen çok değerli öğretmenlerimizi kaybetmiş
olmanın acısını hep duyacağız ve değerli hatıralarını dersliklerimizde, okullarımızda, ama
her şeyden önemlisi kalbimizde yaşatacağız. Onlardan bize emanet kalan öğrencilere ise insan
hayatına saygıyı, altında kalmayacağımız binalar yapmanın önemini, geniş ufuklu, bilgi ve
beceri sahibi bireyler olmayı, bu meşaleyi devralan öğretmenlerimiz öğretecek.
24 Kasım Öğretmenler Günü'nü bu duygularla kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmetle, saygıyla ve şükranla anıyorum.
Ömer Dinçer
Milli Eğitim Bakanı